Yeme Bozuklukları Nedir?
Yeme Bozukluklarını;
Anoreksiya Nervoza
Bulimia Nervoza
Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu
başlıkları altında toplayabiliriz.
Anoreksiya Nervoza
Son 20 yıl içinde özellikle medyanında etkisiyle bilinirliği giderek artan anoreksiya nervoza, kişinin beden algısının bozulduğu sözel telkinlere dirençli, inandırıcı delillere rağmen beden algısındaki çarpıklık nedeniyle ısrarlı ve katı diyetlerle olması gereken sağlıklı kilosunun çok çok altına inme çabası ve bunu zamanla gerçekleştirerek, beden sağlığının bozulmasına kadar ilerleyen, farkedilip tedavi edilmezse ciddi işlev kaybı riski olan bir hastalıktır. Erkek kadın oranı 1/10 civarındadır.
Kişide oluşan bozuk beden algısı nedeniyle, her ne kadar ileri derecede kilo kaybı olsada kendisini halen kilolu görmekte ya da bedeninin belirli bölgelerinde hala aşırı kilo olduğu düşüncelerine kapılmaktadır. Bu sebeplede sık sık ayna karşısında, tartı başında kilosunu kontrol eder.
Kilo verme amacına ulaşabilmek amacıyla, oldukça katı uyguladığı diyete karşın zaman zaman kontrolunu kaybederek aşırı yeme atakları ve sonrasında kusma davranışları eşlik edebilir. İshal yapıcı ilaç, şurupların kullanımıda sık gözlenir.
Artık beden sağlığıda ciddi ölçüde zarar görmeye başlasa dahi bu konuda terapi desteği olmadan kolaylıkla iç görü kazanmaz. Bu nedenlede sıklıkla zoraki olarak tedaviye yönledirilir. 21. yüzyılın trendi olarak topluma dayatılan “zayıf kadın güzeldir” algısının etkisi çok önemlidir. Neyse ki son yıllarda bu algı giderek değişmeye başlamış görünmektedir. Sağlıklı kiloda, düzenli spor yapma, sağlıklı ve düzenli beslenme konusunda yeni trendler başlamıştır.
Bu konuda netleşen araştırmalara ihtiyaç olsa da zamanla yerini, abartılı egzersiz programları, fitness ve aşırı sağlıklı & sağlıksız kontrolünüde içeren katı diyet denetimleri, gıda takviyeleri ve kas yapıcı ilaç tüketimlerininde eklendiği yeni sorunların bizleri beklediği kanaatindeyim.
Peki Neden Hastalık Olarak Düşünülmekte? Gerçekten Hastalık mıdır?
Yukarıda da bahsedildiği üzere aşırı kilo kaybına bağlı artık işini gücünü yapamaz hale gelinmesine, hatta kaşeksi dediğimiz halk arasında “bir deri, bir kemik” haline gelinse dahi, kişide “içgörü” oluşmamaktadır. Tabiki hiç farkındalık olmayacak diye bir kural yoktur kısmi farkındalık olan vakalarda az değildir. Zaten en hızlı tedaviye cevabıda bu vakalar verir. Sanki hastaların gözlerinde bizim bilemediğimiz, göremediğimiz bir filtre varmışçasına, aynada kendisine baktığında gerçektende kendilerini kilolu görmektedir. Başka konularda gayet sağlıklı düşünüp kararlar verebilen, beden sağlığı bozulana kadar işini, sosyal ilişkilerini gayet sağlıklı idare eden bir kişinin nasıl böyle düşündüğü, mevcut tabloyu göremediği konusunda çevresini hayretler içinde bırakır. Bu tablo karşılıklıdır, hastada kendisine karşı, tüm aynada ve tartıda gördüklerine rağmen neden anlamadıklarını ısrarla kilo alması gerektiği söylemlerini sorgular. Bu sebeple anoreksiya hastalığı olan aile bireylerimiz varsa bu durum hep akılda bulundurulmalıdır. Zaten aile ne yaparsa yapsın bu düşüncenin katı, eleştiriye kapalı, aksi kanıtlar onlarca defa sunulmasına rağmen değiştirilmesinin çok zor olduğunu sıklıklada değişmediğini farkedecektir. Profesyonel tedavi desteği olmadan bu çabalar sonuçsuz kaldığı gibi aile ilişkileride giderek bozabilmektedir.